Ancak kiÅŸinin kendisini eÅŸcinsel olarak tanımlaması için bunların hepsinin mevcut olması gerekli deÄŸildir. Nasıl ki bir heteroseksüelin, heteroseksüel olması için cinsel duygusal birliktelik deneyimi olması gerekmez, eÅŸcinsellik için de aynısı geçerlidir.
Bunun yanı sıra, bu özellikler insan yaÅŸamı boyunca çeÅŸitlilik gösterebilir, örneÄŸin hayatı boyunca kadınlara ilgi duymuÅŸ olan bir heteroseksüel erkek, baÅŸka bir erkekle ilgili cinsel fanteziler kurabilir, cinsel paylaşımı olabilir. Bu kiÅŸinin cinsel yöneliminin deÄŸiÅŸtiÄŸi anlamına gelmez. Tekil cinsel eylemler cinsel yönelimi belirlemez. Yani eÅŸcinsellik ya da heteroseksüellik kısa bir süreçte görülen özelliklere göre deÄŸil, genel ilgi ve davranışa göre tanımlanır.
Gey ve lezbiyen ne demektir?
EÅŸcinsellik terim olarak tıp ve hukuk otoriteleri tarafından 19. yüzyılda bu yönelime verilmiÅŸ isimdir. Ancak eÅŸcinselliÄŸin insanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren her tarih, coÄŸrafya ve kültürde mevcut olduÄŸu bilinmektedir. Her kültürde farklı ÅŸekillerde isimlendirilen bu özelliÄŸe tıbbın konusu haline geldikten sonra eÅŸcinsellik (homoseksüellik) denmeye baÅŸlanmıştır. GeçtiÄŸimiz yüzyılda eÅŸcinsel özgürleÅŸme hareketi bu tıbbi isimlendirmeyi kullanmaktan bilinçli olarak kaçınmayı tercih etmiÅŸtir.
KulaÄŸa bir tanı kategorisi gibi gelen ve sadece cinsellikle ilgili bir durumu anlattığı izlenimi veren bu ifade yerine, batı toplumlarında kullanılmakta olan baÅŸka isimlendirmeler tercih edilmiÅŸtir. Ä°ngilizce de “gay” (gey) kelimesi, hem erkek hem de kadın eÅŸcinselleri tanımlamak için kullanılagelmiÅŸtir.
Zaman içinde kadın eÅŸcinsellerin eÅŸcinselliÄŸini eserlerinde ifade eden bir kadın ÅŸairden yola çıkarak tercih ettikleri “lesbian” (lezbiyen) kelimesi kadın eÅŸcinseller için kullanılmaya baÅŸlanmıştır. Giderek gay daha çok erkek eÅŸcinseller için kullanılır hale gelmiÅŸtir. Türkiyede 1980li yıllardan itibaren beliren eÅŸcinsel hareket baÅŸlangıçta gay ve lezbiyen ifadelerini kullanmışsa da, gay yerine Türkçe okunduÄŸu haliyle “gey” kelimesi önerilmiÅŸtir.
Bu öneri eÅŸcinsellikle ilgili Türkçe literatürde de, duyarlı bir çok medya organında da kabul görmüÅŸ ve yaygın kullanım kazanmıştır.
EÅŸcinseller “üçüncü cins” midir?
Erkek ve kadın olarak iki cins vardır. EÅŸcinsel erkek ve kadınlar kendi cinslerine yönelmekle birlikte, biyolojik cinsiyet özellikleriyle ilgili huzursuzluk duymazlar; erkeklerse erkek, kadınlarsa kadın olduklarını kabul ederler ve cinsel kimliklerini deÄŸiÅŸtirmeye de giriÅŸmezler. EÅŸcinseller de heteroseksüel ve biseksüeller gibi biyolojik olarak erkek ya da kadındırlar, farklı cinsel kimliÄŸe sahip olmaları gerekli deÄŸildir.
Birinin eşcinsel olduğu nasıl anlaşılır?
Erkek ya da kadın eÅŸcinsellerin, erkeklik ve kadınlıkla ilgili yaÅŸadıkları toplumda kabul görmüÅŸ, beklenen görünüm, davranışlardan farklı olmaları, örneÄŸin bir lezbiyenin diÄŸer kadınlardan daha erkeksi olması gerekmez. Heteroseksüeller arasında olduÄŸu gibi eÅŸcinsellerde de farklı erkeklik ve kadınlık özellikleri bir arada görülebilir. Dolayısıyla eÅŸcinsellik dışarıdan gözlenebilen toplumsal cinsiyet özellikleriyle ayırt edilemez. EÅŸcinsellerle ilgili sık yanlış inanışlardan biri erkeklerden hoÅŸlandıkları için kadınsı, kadınlardan hoÅŸlandıkları için erkeksi davranışlar sergilemeleri gerektiÄŸidir. Sonuç olarak kiÅŸinin eÅŸcinsel olup olmadığının anlaşılması sadece kendi ifadesi ile mümkündür.
EÅŸcinsellik “cinsel tercih” midir?
Cinsel yönelimin nasıl geliÅŸtiÄŸi tam olarak bilinmemekle birlikte, herhangi bir kiÅŸinin cinsel yönelimler arasında iradesini kullanarak bilinçli bir tercih yapmadığı bilinmektedir. ÖrneÄŸin, hiçbir heteroseksüel kadın hayatının bir aÅŸamasında erkeklere ilgi duymaya karar vermemiÅŸtir. Benzer ÅŸekilde irade kullanılarak deÄŸiÅŸtirilmesi mümkün deÄŸildir. Cinsel yönelimle ilgili tercih kiÅŸinin yönelimini nasıl ve ne kadar davranışlarına ve hayatının geneline yansıtacağı, yönelimini baÅŸkaları ile ne ölçüde paylaÅŸacağı ile ilgili olabili
Cinsel yönelimin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili yıllarca çeÅŸitli alanlarda çalışmalar yürütülmüÅŸse de tutarlı ve geçerli bir açıklamaya ulaşılamamıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalar genetik ve doÄŸum öncesi süreçlere iÅŸaret etmektedir; ancak tek belirleyenin bu etkenler olmadığı da gösterilmiÅŸtir.
KiÅŸilerde saptanan hormon düzeyleriyle, beyin yapısı ve iÅŸlevleriyle ilgili bozukluklarla, kiÅŸinin geçmiÅŸinde cinsel istismar olmasıyla, aile yapısıyla, ebeveyn özellikleri, anne veya babasıyla iliÅŸkisiyle, kendi cinsi ve karşı cinsle iliÅŸki denemelerinde baÅŸarı/baÅŸarısızlık yaÅŸamış olmasıyla, yineleyen denemeler sonucu öÄŸrenmiÅŸ olmasıyla, bağımlılıkla açıklanamayacağı gösterilmiÅŸtir.
Eşcinsellik hastalık mıdır?
EÅŸcinsellik bir hastalık deÄŸildir, insan cinselliÄŸinin olaÄŸan çeÅŸitliliÄŸinin bir görünümüdür. Psikoloji ve tıbbın bir dalı olarak psikiyatri ilk dönemlerinde hakim ideoloji doÄŸrultusunda üremeye dönük olmayan birçok cinsel etkinlik gibi eÅŸcinselliÄŸi de bir ruhsal bozukluk olarak kabul etmiÅŸtir. Ancak insan cinselliÄŸi ile ilgili çalışmalardan elde edilen bulgular, eÅŸcinsel bireylerin ruhsal iÅŸlevlerinin diÄŸer cinsel yönelimleri olan kiÅŸilerden farklı olmadığını gösteren bulgular ve eÅŸcinsel özgürleÅŸme hareketinin toplumun eÅŸcinsellikle ilgili tutumunu sorgulası sonucunda bilimsel olarak eÅŸcinselliÄŸin bir ruhsal bozukluk olmadığı yaklaşık kırk yıl önce ilan edilmiÅŸ ve yaygın kabul görmüÅŸtür.
Bireyin eÅŸcinsel olması kendi başına kiÅŸiyi sıkıntıya sokmayan, kiÅŸisel, sosyal ve mesleki iÅŸlevselliÄŸini bozmayan bir durumdur. Ancak toplumun genel eÅŸcinselliÄŸi yadırgayan, hor gören, dışlayan tutumunun kiÅŸi üzerindeki etkileri eÅŸcinsel bireylerin ruhsal sorunlar yaÅŸamasına ve ruh saÄŸlığı hizmetlerine yüksek oranda baÅŸvurmalarına neden olmaktadır.
Eşcinselliğin tedavisi var mıdır?
EÅŸcinsellik bir hastalık olarak kabul edilmediÄŸi için bir tedavisi de yoktur. Bir ruhsal bozukluk olarak kabul edildiÄŸi dönemde çeÅŸitli psikolojik yöntemler, bugün rahatlıkla iÅŸkence olarak kabul edilebilecek davranış tedavileri, ilaç ve hormon tedavileri ve hatta beyine yönelik cerrahi giriÅŸimler denenmiÅŸtir.
Bu yöntemlerle eÅŸcinsel bireylerin cinsel yönelimlerinde kalıcı deÄŸiÅŸiklik saÄŸlandığı gösterilemediÄŸi gibi, uygulandığı kiÅŸide ruhsal ve bedensel hasara neden olabildiÄŸi saptanmıştır. Tedavi ve terapi adı altında yürütülen bu dönüÅŸtürme/onarım giriÅŸimleri etik ve bilimsel olarak sorunludur ve bilimsel otoritelerce önerilmemektedirler.
Bu giriÅŸimler cinsel yönelimlerinin farkına vardığında toplumun eÅŸcinsellikle ilgili olumsuz tutumu (homofobi) nedeniyle bu durumundan hoÅŸnutsuzluk duyan, cinsel yönelimleriyle ilgili belirgin bir kafa karışıklığı yaÅŸayan, yoÄŸun bir gelecek kaygısı ve karamsarlığa kapılan kiÅŸileri hedef almaktadır.
EÅŸcinselliÄŸi dönüÅŸtürmeye yönelik bu giriÅŸimlerin cinsel yönelimde deÄŸiÅŸikliÄŸe neden olmadığı, geçici olarak kiÅŸinin cinsel yönelimini daha etkin bir ÅŸekilde baskılamasına yardımcı olabileceÄŸi bilinmektedir. Sonuç olarak, hiç kimsenin bir heteroseksüeli eÅŸcinsel haline getirme gücü olmadığı gibi, hiç kimse ya da herhangi bir yöntemin bir eÅŸcinseli heteroseksüel yapamayacağı bilinmektedir.
Eşcinsellerin ruh sağlığı uzmanlarından yardım almaları gerekli midir?
KiÅŸinin cinsel yöneliminin farkına varmasıyla baÅŸlayan kendini tanıma, kabullenme, çevresindekilerle paylaÅŸma, sosyalleÅŸme sürecinde birçok eÅŸcinsel ruh saÄŸlığı uzmanlarından yardım alma gereÄŸi duyabilir.
Bu süreç kiÅŸinin kendi homofobisi ve içinde yaÅŸadığı toplumun eÅŸcinsellikle ilgili olumsuz tutum ve yargılarıyla yoÄŸun bir ÅŸekilde karşılaÅŸtığı, kendisini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebileceÄŸi bir dönemdir. Ruh saÄŸlığı uzmanları kiÅŸinin kendini tanımasına imkan veren, yargılayıcı ve yönlendirici olmayan bir tutumla bu süreçte önemli katkıları olabilmektedir.
Gerçekçi olmayan deÄŸiÅŸme umutları vermeyen, kiÅŸinin huzursuzluÄŸunu kendisini baskılaması için kötüye kullanmayan bu yaklaşımla kiÅŸinin kendi cinsel yönelimini keÅŸfi, tanıması ve kendi koÅŸul ve talepleri doÄŸrultusunda kimliÄŸinin bir parçası olarak var edebilmesi hedeflenmektedir.
Ayrıca bu süreçte yaÅŸanılan zorlanmalara baÄŸlı olarak ortaya çıkabilen depresyon, bunaltı bozuklukları, davranış sorunları, intihar düÅŸünce ve giriÅŸimleri, alkol ve madde kullanımı gibi birçok konuda ruh saÄŸlığı uzmanlarınca etkin tedaviler uygulanabilmektedir. EÅŸcinsellerin de heteroseksüeller gibi yaÅŸamları süresince cinsel yönelimleri ile ilgisi olmayan çeÅŸitli ruhsal sorunları olabilmekte, bunlarla ilgili olarak ruh saÄŸlığı uzmanlarından destek almaları gerekebilmektedir.
CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği)
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
CETAD Antalya Bölge Temsilcisi
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Åžirinyalı Mh. Ä°smet GökÅŸen Cad.
1528 S. Åžahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 0 (242) 316 98 99
facebook.com/antalyaterapipsikiyatri
twitter.com/DrSevilayZorlu