Kadınlar arası aÅŸka deÄŸinen bilinen en eski yazılı kaynaklar Antik Yunan a dayanmaktadır. MÖ 620-550 yılları arasında lirik ÅŸair Sappho nun yaÅŸadığı Lesbos (Midilli) adasının lezbiyen kelimesinin çıkış noktası olduÄŸu varsayılır (Green, 1996). Özellikle batı toplumlarında son dönemde gözlenen kültürel deÄŸiÅŸiklikler, lezbiyenlerin kendi cinselliklerini daha serbestçe ifade etmelerine olanak tanımıştır. Bu durum, kadın cinselliÄŸinin doÄŸası hakkında birçok araÅŸtırma yapılmasına yol açmıştır. Yapılan çalışmalarda dünyadaki kadınların yaklaşık %2-4 ünün (12 milyon) kendilerini lezbiyen olarak tanımladıkları, yaklaşık %10-11 inin yaÅŸam boyu en az bir kez eÅŸcinsel iliÅŸki deneyimi yaÅŸadıkları bildirilmiÅŸtir (Kirkpatrick, 1996).
Tarihçe:
Tarihsel süreç incelendiÄŸinde Lezbiyen hareketin gey hareketten farklı bir konumdan hareketle geliÅŸtiÄŸi görülmektedir. Tarihsel olarak eÅŸcinsel yaÅŸantılara verilen cezalar genellikle erkek eÅŸcinselleri hedeflemiÅŸ, kadın eÅŸcinseller yok sayılmış veya görece daha hafif cezalar verilmiÅŸtir. ÖrneÄŸin iki erkek arasındaki cinsel iliÅŸkiye ölüm cezası veren Ä°slam yorumları aynı fiil iki kadın arasında gerçekleÅŸtiÄŸinde dayak atma ya da ev hapsi cezasını uygun görmüÅŸlerdir. Lezbiyen iliÅŸkilere iliÅŸkin erken dönem yazılı kaynaklara Antik Yunan da olduÄŸu gibi Antik Sparta da; Antik Çin ve Japon hikâyelerinde de rastlanmaktadır. Bu dönemde yaÅŸanan lezbiyen iliÅŸkilerin toplumsal açıdan kabul gördüÄŸü iddia edilmiÅŸtir (Lindahl ve ark. 2000). Çinli budist rahibeler arasında da lezbiyen ve transgender davranışlar çok yaygın olarak yaÅŸanmıştır. 16 ncı yüzyılda kurulmuÅŸ olan On Kız KardeÅŸ Budist Rahibe TopluluÄŸu, heteroseksüel evliliÄŸe direnerek tutkulu dostluÄŸu ve lezbiyen iliÅŸkiyi benimsemiÅŸ ve eÅŸcinsel evlilik törenleri düzenlemiÅŸti. 19. yüzyılda Güney Çin in Guandong eyaletinde binlerce kadın, rahibe toplulukları kurarak birbirleri ile iliÅŸki kurmuÅŸlar ve asla bir erkekle evlenmeyeceklerine dair Tanrıça Yin e ant içmiÅŸlerdi (Baird, 2004).
Hinduizmin bir kolu olan tantra geleneÄŸinde de kadın cinselliÄŸine çok deÄŸer veriliyor ve lezbiyenliÄŸe dinsel kutsallık tanınıyordu. Amerika nın yerli toplumları olan "vahÅŸi"lerde ise evlenmeyi, çocuk doÄŸurmayı reddeden Yukon daki kızlar erkekler gibi giyinir ve avlara katılırlardı. Kanada daki Kaska aileleri bir kızlarını savaÅŸçı olarak yetiÅŸtirirdi ve bu kızlar cinsel iliÅŸkilerini sadece kadınlarla yaÅŸardı (Baird, 2004). Tarihi süreçte kadınların toplumsal alandan siliniÅŸi lezbiyen görünmezliÄŸine de neden olmuÅŸtur. Topluluk yöneticisinin erkek olması ve tanrı-krallar dönemine geçilmesi ile birlikte kadın ikinci, bazen de üçüncü sınıf vatandaÅŸ olarak baskılanmaya baÅŸlamıştır. Pagan dinlerdeki cinsiyetler arası eÅŸitlik tek tanrılı dinlerin erke lehine yorulması ile birlikte bu süreci günümüze kadar getirmiÅŸtir.Musevilikte kadının özellikle regl olduÄŸu zaman sosyal alandan çekilmesi, mabetlere alınmaması,miras, evlenme ve boÅŸanma gibi süreçlerde erkeÄŸe tabi olması gibi eÅŸitlikten uzak uygulamalar kurumsallaÅŸmıştı. Benzer tutumların Hıristiyanlığa da geçmiÅŸ olduÄŸu görülmektedir. Kilise yıllarca kadınları ilk günahın sebebi olarak göstermiÅŸ, toplum içinde farklı davranan, baÅŸ kaldıran kadınları cadı oldukları gerekçesiyle yakmakta hiçbir çekince görmemiÅŸtir. Ä°slamiyet te kadınların toplumsal konumundaki sınırlama giderek arttı. Muhammet peygamberin ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra kadınlar tıpkı Musevilerde olduÄŸu gibi mabetlerden men edilmiÅŸ, siyasi alandan geri itilmiÅŸ, boÅŸanma süreçleri kadın aleyhine yorumlanarak kapalı mekânda cariye konumuna geri itilmiÅŸlerdir. Kadının bu sınıfsal konumu lezbiyenlerin de yok sayılmasına veya önemsememesine neden olmuÅŸtur.
Homofobi, tarih boyunca kadınlardan çok erkeklere yöneltilmiÅŸtir. Bu durum, lezbiyenliÄŸin daha çok kabul görmesinden deÄŸil, muhtemelen kadınların tarihteki genel görünmezliklerinden, toplumdaki statü eksikliklerinden ve penis yoksa seks de yok ÅŸeklinde ifade edilebilecek fallus merkezli seks anlayışından kaynaklanmaktadır. Kadınlar lezbiyen faaliyetlerinden dolayı ceza gördüklerinde, çoÄŸu zaman asıl suçlandıkları ÅŸey erkek rolünü ve ayrıcalıklarını üstlenmek üzer dolandırıcılık yapmaları olmuÅŸtur. Avrupa nın pek çok ülkesinde 17 ve 18. Yüzyıllara iliÅŸkin kayıtlarda erkek kılığına giren kadınların ÅŸiddetle cezalandırıldığı hatta idam edilebildikleri görülmüÅŸtür (Baird, 2004).
Lezbiyenler için baskının görünmez oluÅŸu ya da görece az oluÅŸu hiçbir zaman onların ÅŸanslı olduÄŸu anlamına gelmemiÅŸtir. Bilakis bu görünmezi ik lezbiyen kimliÄŸin kendi sınırlarını çizme, kimliklerini belirleme süreçlerini olumsuz etkilemiÅŸtir. Günümüzde hala lezbiyenler heteroseksüel erkekler için fantastik bir cinsel imge olarak algılanmakta, kendi özgün cinsel kimlikleri hak ettiÄŸi saygı ve dokunulmazlığa ulaÅŸamamaktadır.
Batı toplumlarında da, kadının eÅŸcinsel davranışlarına yönelik açık yasaklamalar erkeÄŸin eÅŸcinsel davranışına »ranla çok daha zayıftır, ingiltere de lezbiyenlik hiçbir zaman yasadışı olmamıştır. Buna karşın, erkekler arası cinsel iliÅŸki Ä°ngiltere ve Galler de 1967 yılına kadar yasal kabul edilmemiÅŸtir. Ä°ngiliz parlamenter Frederick lacquisten tarafından 1921 yılında ortaya atılan ve lezbiyenliÄŸin suç sayılmasını öngören yasa teklifi Lordlar Kamarası tarafından reddedilmiÅŸtir. Tartışmalar sırasında
Lord Birkenhead ve dönemin Ä°ngiltere BaÅŸbakanı kadından 999 unun "bu tarz deneyimlere iliÅŸkinfısıltı dahi duymadığını" savunmuÅŸlardır (Doan, 2001). 928 yılında, lezbiyen iThe Well of
kamunun büyük ilgisini çeken birdavaonucu"müstehcenlik"nedeniylekabulgörme"
ABD de Bilitis in kızları ve Mattachine DerneÄŸi gibi pek çok aktivist oluÅŸum lezbiyen ve geyleri birbirlerine destek vermeleri için örgütlemiÅŸ ve cepheleri kurulmasını saÄŸlamıştır (Baird, 2004).
Feminizm ve Lezbiyenlik:
960 lar toplumsal muhalefet gruplarının iktidara karşı ayaklandığı yıllardı. Bu yıllarda yükselen feminizmin :oplumsal cinsiyet düzeni üzerine geliÅŸtirdiÄŸi argümanlar eÅŸcinselleri ama özellikle lezbiyenleri etkilemiÅŸtir. Dnceleri eÅŸcinsel gruplarda örgütlenen lezbiyenlerin çoÄŸu, sonradan eÅŸcinsel hareket içinde de var olan .ısiyetçilik ve geylere nazaran toplumsal normlarla çok daha derin çatışmalar yaÅŸamaları nedeniyle bağımsız organizasyonlar kurma yoluna gitmiÅŸ veya radikal feminizmin saflarında yer almıştır. 1970 ve 1980 lerde öne çıkan kadın hareketine lezbiyenler de radikal katkılarda bulunmuÅŸlardır. Audre Lorde, Adrienne Rich ve Mary Daly gibi lezbiyen aktivist ve yazarlar, heteroseksüel yapıyı sarsmaya ve erkek egemenliÄŸine direniÅŸ stratejilerinin daha derin biçimde sorgulanmasına yol açan yeni bir feminizm türü ortaya çıkarmışlardır. Andrienne Rich, zamanla bir politik lezbiyenlik manifestosuna dönüÅŸen Compulsory Heterosexuality and Lesbian Existence adlı kitabıyla düÅŸünce kalıplarının sarsılmasına ve birçok feminist için lezbiyenliÄŸin erkek egemenliÄŸinden kurtulma mücadelesinde mantıklı bir aÅŸama haline gelmesine neden olmuÅŸtur. Bu görüÅŸ Feminizm teoridir, lezbiyenlik pratiktir sloganı ile gün yüzüne çıkmıştır.
Buna karşın Pat Califia ve Joan Nestle gibi cinsellik radikalleri, baÅŸka kadınlara ilgi duymadan da kadınların kendilerini politik lezbiyen olarak görebildikleri bu görüÅŸü bir hayli aseksüel bularak karşı çıkmış ve cinselliÄŸin yeniden merkeze konmasını savunmuÅŸlardır (Baird, 2004). Bu tartışmalar günümüz lezbiyen kültürü üzerinde kalıcı, cinselliÄŸi olumlayıcı bir etkiye sahip olmuÅŸtur.
Cinsellik:
Lezbiyen cinselliÄŸi kadın cinselliÄŸini ve eÅŸcinselliÄŸi aynı anda içerdiÄŸi için karmaşık bir konu olarak tanımlanmıştır. Bu duruma, kadınların ve kadın cinselliÄŸinin göz ardı edilmesi kadar, erkek içermemesinin varoluÅŸsal olarak lezbiyen iliÅŸkiyi deÄŸersizleÅŸtirmesinin de katkısı bulunmaktadır Lezbiyen cinselliÄŸi ile heteroseksüel kadınların cinselliÄŸi pek çok açıdan benzerlik göstermektedir. Ä°çtenlik, tek eÅŸlilik ve fiziksel temas lezbiyenler ve heteroseksüel kadınlarda benzer ÅŸekilde önemlidir.
Bazı çalışmalarda lezbiyenler daha sık mastürbasyon, daha az anorgazmi tanımlarken, cinsel iliÅŸkilerinde daha çok içtenlik ve uyumluluk yaÅŸadıklarını bildirmiÅŸlerdir. Lezbiyenlerin cinsel yönelimleri konusunda eÅŸcinsel erkeklerden daha geç yaÅŸlarda emin oldukları ve ilk cinsel iliÅŸki deneyimlerini tıpkı heteroseksüel kadınlar gibi, erkeklerden daha geç yaÅŸlarda yaÅŸadıkları belirtilmiÅŸtir (Kirkpatrick, 1996).
Lezbiyen cinselliÄŸi üzerine araÅŸtırma ve yazın sayısı giderek artmaktadır. Bu durum kadınların kendi cinsel yaÅŸamları üzerindeki kontrolü, kadın cinsel hazzmın yeniden tanımlanması ve negatif cinsel sterotiplere iliÅŸkin yanlışların çürütülmesi hususlarında bir takım tartışmalara yol açmıştır. Negatif cinsel sterotipe iliÅŸkin olarak, uzun süreli lezbiyen iliÅŸkilerde cinsel ihtirasın eninde sonunda azalacağını iddia eden lezbiyen yatak ölümü (lesbian bed death) terimi örnek gösterilebilir. Bu iddia birçok lezbiyen tarafından reddedilmektedir ve birçok lezbiyen bu teze karşı çıkarak mutlu ve doyurucu seks yaÅŸamları olduÄŸunu belirtmektedir (Nichols, 2004). DiÄŸer çiftlerle lezbiyen çiftlerin cinsellikleri arasındaki en büyük farkın cinsel iliÅŸki sıklığı olmasına raÄŸmen, zamanla ortaya çıkan sıklıktaki bu azalma lezbiyen bireylerin cinsel doyumları açısından diÄŸer çiftlere göre bir fark yaratmamaktadır (Hurlbert ve Apt, 1993).
Heretoseksist cinsiyetçi sistemin lezbiyenleri insandan çok erotik bir malzemeye çeviren zihniyeti neticesinde, dünyanın pek çok ülkesinde lezbiyen kadınlar heteroseksüel erkekler tarafından cinsel ve fiziksel tacize uÄŸramaktadır. Hatta lezbiyenlerin heteroseksüel kadınlardan daha çok sözel fiziksel ve cinsel tacize uÄŸradıklarını, saldırıya maruz kaldıklarını bildiren çalışmalar vardır (Bradford ve Ryan, 1988; White ve Levinson, 1993). Lezbiyenlere yönelik saldırılardan en sistemlisi Güney Afrika da 2008 yılında Islah Cinayetleri adı ile dünyaya duyuruldu. 10 yıl içinde 31 lezbiyenin öldürüldüÄŸü, haftada 10 lezbiyen kadına tecavüz veya toplu tecavüzedildiÄŸi bildirilen Güney Afrika da erkekler lezbiyenleri kendi erkeklikleri için bir tehdit, baÅŸarısızlık sembolü olarak gördüklerini belirterek ıslah cinayetlerinin ve tecavüzlerinin ardındaki heteroseksizmin vahÅŸi yüzünü bir kez daha görünür kılmışlardır (2011, Haziran 30).
Ülkemizde 2005 ve 2011 yıllarında öldürülen iki kadının katil zanlıları iÅŸledikleri cinayetlere maktullerin lezbiyen olmalarını gerekçe göstermiÅŸ ve mahkemeden "tahrik indirimi" almışlardır (Cumhuriyet Gazetesi 2005, Vatan Gazetesi 2011). Böylelikle yargı sistemimizin de desteÄŸi ile "namus" ve "ters iliÅŸki teklifi"nden sonra "lezbiyen iliÅŸki" de; erkeklerin, denetimleri altına alamadıkları kadınları öldürmeleri için yeni bir gerekçe haline gelmiÅŸtir. TCK da "haksız tahrik" olarak formüle edilen cezai indirimler kalkmadığı sürece kadına ve lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel bireylere yönelik ÅŸiddetin önüne geçmek mümkün olmayacaktır.
Psikiyatrist Uzm. Dr. Seven Kaptan
Kaynaklar:
Baird V. (2004) Cinsel çeÅŸitlilik Yönelimler, politakalar, ihlaller, Metis Yayınevi, Ä°stanbul. Bradford JB ve Ryan C (1988) The National Lesbian Health Care Survey. Washington, DC, National Lesbian and Gay Health Foundation. Cumhuriyet Gazetesi ( 2005) 5 Ocak. Doan L (2001) Fashioning Sapphism: The Origins of a Modern English Lesbian Culture. Columbia University Press, s. 56-60. Greene R (1996) Reading Sappho: Contemporary Approaches. Berkeley: University of California Press, s. 35-44. Hulbert DF ve Apt C (1993) Female sexuality: a comparative study between women in homosexual and heterosexual relationships. J Sex Marital Ther, 19: 315-327.
Kirkpatrick M (1996) Lesbians as parents. The Texbook of Homosexuality and Mental Health, Cabaj RP, Stein TS (Ed) Washington DC. American Psychiatric Press, s. 355-370 Lindahl C, Macnamara J, Lindow J ve ark. (2000) A Guide to Myths, Legends, Tales, Beliefs, and Customs. Oxford University Press, s. 243. Nichols M (2004) Leading comment: Lesbian sexuality/female sexuality: Rethinking Ä°esbian bed death . Sexual and relationship theraphy, Vol 19 (4): 363-374 Vatan Gazetesi, 2011: 7 Mart tarihli haber: http://haber.gazetevatan.eom/lezbiyen-iliski-yasadigi-icin-oldurdum/363653/7/Haber White J ve Levinson W (1993) Primary Care of Lesbian Patients. J Gen Intern Med, 8: 41-47.2011, Haziran 30 tarihli haber:http://www.t24.com.tr/guney-afrikada-lezbiyenler-olduruluyor/haber/4012.aspx
CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği)
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
CETAD Antalya Bölge Temsilcisi
www.antalyaterapipsikiyatri.com
Åžirinyalı Mh. Ä°smet GökÅŸen Cad.
1528 S. Åžahbaz Apt. K:2 D:5
Tel: 0 (242) 316 98 99
facebook.com/antalyaterapipsikiyatri
twitter/ Dr.SevilayZorlu